___________________________________________________________________
I. GİRİŞ
Anonim şirketleri diğer şirket türlerinden ayıracak şekilde karakterize eden önemli unsurların başında şirket sermayesi gelmektedir. Sözkonusu unsur, tüzel şahsiyetin devamlılığını, şirket organlarının birbirleri arasındaki ilişkileri, şirketle pay sahibi arasındaki ilişkiyi ve şirket tüzel şahsiyetiyle şirket alacaklıları arasındaki ilişkileri düzenleyecek ve bu ilişkilerin devam ve güvenliğini sağlayacak derecede önem arzetmektedir. Bu sebeple sermaye unsuru anonim şirketleri Türk Ticaret Kanunu’nda “Numerus Clauses” ilkesine bağlı kalınarak sınırlı sayıda belirlenen diğer şirket türlerinden kesin şekilde ayırmaktadır.
Anonim şirketlerde, pay sahiplerinin şirket borçlarına ilişkin sorumlulukları sınırlı olarak düzenlenmektedir. Pay sahiplerinin şirket borç ve yükümlülüklerinden doğan sorumlulukları, TTK.m.269 hükmünde verilen anonim şirket tanımından da anlaşılabileceği üzere, şirket kuruluşunda taahhüt etmiş oldukları sermaye tutarı ile sınırlıdır.
Buna karşılık, anonim şirket malvarlığındaki pasif değerlerin yükselmesi sonucunda şirket sermayesinde yaşanan kaybın, şirket alacaklılarının haklarını tehlikeye düşürmesini engellemek amacıyla, Türk Ticaret Hukuku’nda geçerli olan “Kamu Güvenliği İlkesi” çerçevesinde yönetim kurulu ve genel kurul tarafından alınması gereken tedbirler Türk Ticaret Kanunu dahilinde yasal bir zorunluluk olarak düzenlenmiştir. Şirket alacaklılarını koruma gayesi ile alınması öngörülen bu tedbirler, anonim şirketlere hakim diğer bir ilke olan “Şirket Malvarlığının Korunması İlkesi”nin temelini oluşturmaktadır.
6727 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Şirket Mali Durumunun Bozulması”na ilişkin madde 324 hükmü, şirket faaliyetleri süresince oluşacak vaki zararlar sebebiyle, şirket kuruluşunda muvazaadan ari olarak taahhüt edilen sermaye kaybını engellemeye yönelik düzenlemeyi ihtiva etmektedir. Sözkonusu düzenleme, kanunda belirtilen ölçüde ve usulde şirket mali durumunun bozulması halinde uygulanırlık kazanacak ve “Şirket Malvarlığının Korunması İlkesi” çerçevesinde genel kurul ve yönetim kurulu tarafından kanunda öngörülen hukuki tedbirlerin alınması gerekecektir.
Yukarıda bahsi geçen kanuni düzenlemenin uygulanırlık şartları, uygulanırlığın yaptırımı ve yönetim kurulu üyelerinin bu husustan doğan sorumlulukları aşağıdaki konu başlıkları altında ayrıntılı şekilde incelenecektir.
II. TTK M. 324 HÜKMÜNÜN UYGULANABİLİRLİK ŞARTLARI VE BAZI KANUNLARDA BU
ŞARTLARIN GERÇEKLEŞMESİNE BAĞLANAN SONUÇLAR
Kanun koyucu, anonim şirkette mali durumun bozulmasını aşağıda yerverilen üç ana kriter çerçevesinde değerlendirmiştir.
1. Son yıllık bilançoda şirket esas sermayesinin 1/2'sinin karşılıksız kaldığının tespit edilmesi,
2. Yönetim kurulunca hazırlanan ara bilançoda şirket esas sermayesinin 2/3’ünün karşılıksız kaldığının tespit edilmesi.
3. Şirket aktiflerinin şirket alacaklılarının alacaklarının karşılanmasında yetersiz kalması.
Türk Ticaret Kanunu’nun şirketin mali durumunun bozulmasına ilişkin 324. maddesi hükmü dahilinde, yukarıda belirtilen her üç hal ile ilgili olarak şirket yönetim kurulu ve genel kurul tarafından alınması gereken tedbirler kademeli olarak tespit edilmiş bulunmaktadır. Kanunen alınması öngörülen tedbirler ve bu tedbirlerin alınmasını gerektiren özel hallere ilişkin açıklamalara aşağıda ayrıntılı şekilde yerverilmektedir.
II.I Şirket Esas Sermayesinin Son Yıllık Bilançoda 1/2’sinin Karşılıksız Kaldığının Tespit
Edilmesi
II.I.A Sermaye Kaybının Tespit Zamanı
Anonim şirketler, her hesap dönemi sonunda olağan genel kurul yapmak zorundadırlar. Hesap döneminin başlangıcı ve sonu, Vergi Usul Kanunu hükümleri saklı olmak üzere, şirket ana sözleşmesinde serbestçe tayin edilebilmektedir. Anonim şirket yönetim kurulunca bilanço, toplantı tarihinden en az 15 gün önce şirket merkezinin bulunduğu yerde tüm ortakların incelemesine sunulması gereklidir.
Kanun koyucunun TTK m 324/f1 hükmünde “Son Yıllık Bilanço” olarak kast ettiği bilanço türü, her hesap dönemi sonunda çıkarılan şirket bilançosudur. Şirket esas sermayesindeki kaybın sermayenin ½’sine ulaşıp ulaşmadığı sözkonusu bilanço üzerinden yapılacak inceleme neticesinde anlaşılabilecektir.
II.I.B Yönetim Kurulu Toplantısı
Yönetim kurulu, son yıllık bilançodan şirket esas sermayesinin yarısının karşılıksız kaldığının anlaşılması halinde, mümkün olan en kısa zamanda toplanması gereklidir. Yönetim kurulunun, toplantının tek gündem maddesi olan sermaye kaybının mümkün olan en kısa zamanda genel kurula bildirme yükümlülüğü üzerinde takdir yetkisi bulunmaktadır.
Yönetim kurulu, genel kurulun yapılacağı zamana bağlı olarak; genel kurul gündemi pay sahiplerine gönderilmiş ise, toplantıdan 15 gün önce pay sahiplerine ulaşacak şekilde tadil edilmiş gündemin veya gündem ortaklara tebliğ edilmemiş ise, gündeme konulacak maddeye yer verilerek gündemin pay sahiplerine tebliğ ve yerel gazetede ilan ettirmesi gerekmektedir.
II.I.C Genel Kurul Toplantısı ve Genel Kurul Toplantısı Sonucunda Alınacak Kararlar
Genel Kurul, şirket sermayesindeki ½ kayba sebep olan nedenleri tartışarak, sermaye kaybına sebep olan nedenlerin ortadan kaldırılarak kaybolan sermayenin yeniden kazanılmasına yönelik veya en azından şirket sermayesindeki kaybın daha fazla büyümesine engel olmak için tedbirler alacaktır. Bunun yanısıra genel kurul, şirket sermayesindeki ½ kaybın nedenlerini ve bu kaybın ortaya çıkmasında yönetim kurulu üyelerinin temsildeki kusurlarının sebebiyet verip vermediğinin tepsine yönelik araştırma yapılmasını murakıplardan veya özel denetçilerden isteme yetkisine de sahiptir.
II.I.D Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumlulukları
Yönetim kurulu, TTK m 324/f1 hükmünde belirtilen görevini yerine getirmediği takdirde veya bu görevin yerine getirilmesinde özen borcunu ihmal etmesi durumunda (bilançodaki kayıtların gerçeği yansıtıp yansıtmadığının tetkikinin yapılmaması vb.) şirket tüzel şahsiyetine karşı TTK m 336/f1 bend 5 hükmü uyarınca yasada düzenlenen görevini yerine getirmemiş olarak kabul edilecektir.
Sermaye kaybını engellemeye yönelik kararların alınacağı genel kurulun yapılacağı tarihe kadar, şirket sermayesindeki ½ kaybın daha yüksek oranlara çıkmaması için gerekli tedbirleri almak zorundadır. Alınacak tedbirlerin ve yasadaki vazifelerin başında, yönetim kurulu üyelerinin müşahhas olayın karara bağlanmasına ilişkin biraraya gelerek toplantı yapmalarıdır. Yönetim kurulunun toplanıp karar alamaması kanuni görevlerini yerine getirmede kusurunun varlığına delalet edecektir. Bunun yanısıra, genel kurulca alınacak tedbirleri yerine getirmede ihmali olması halinde de yönetim kurulunun sorumluluğuna gidilebilecektir.
II.II Yönetim Kurulunca Hazırlanan Ara Bilançoda, Şirket Esas Sermayesinin 2/3’ünün
Karşılıksız Kaldığının Tespiti
II.II.A Şirketin Aciz Halinde Olduğunu Gösteren Emarelerin Tespiti ve Bilanço Düzenleme
Zamanı
Yönetim kurulunun TTK m 324/f2 hükmündeki yasal görevinin doğduğu an, şirket esas sermayesindeki 2/3 kaybın tespit edildiği an olmayıp, şirketin aciz halinde bulunduğunu gösteren emarelerin ortaya çıkma zamanıdır. Sözkonusu emareleri, örnekseme yoluyla aşağıda görülebileceği gibi tahdidi olmayacak şekilde sıralayabiliriz.
1. Şirketin seri icra ve iflas takiplerine maruz kalması,
2. Çalışanların ücretlerinin devamlı olarak ödenmemesi,
3. Şirket tarafından keşide edilen kıymetli evrakın (çek, bono) karşılıksız kalması,
4. Şirketin kredibilitesinin kesilmesi,
5. Şirket borçlarının (vergi, sigorta, ticari borçlar) ödenmemesi.
II.II.B Yönetim Kurulunun Görevleri
Yönetim kurulu, şirketin aciz halinde bulunduğunu gösteren emareleri gördüğü takdirde şirketin mevcut durumunu gösteren bir ara bilanço düzenlemek zorundadır. Yönetim kurulunca hazırlanacak ara bilanço, TTK m 75 hükmü uyarınca düzenlenen bilançolarda hakim olması gereken genel ilkelere göre hazırlanmış olması yanında, aktiflerin nasıl hesaplanacağına ilişkin ayrı bir yöntem belirlenmiştir. Yönetim kurulu, TTK m. 324 hükmü doğrultusunda hazırlayacağı ara bilançoda şirket aktiflerini satış değerleri üzerinden değerlemek zorundadır. Bu yönteme göre şirkete ait taşınmazların değeri bilançoda kaydi değer üzerinden gösterilmekle birlikte her yıl yeniden değerleme oranı konularak taşınmazın değeri biçilmektedir. Yönetim kurulunca aksi bir uygulama ile şirket aktiflerinin değerlendirilmeye gidilmesi TTK m 324/f 2 hükmüne aykırılık teşkil edecektir.
Yönetim kurulu, ara bilançoda şirket sermayesinin 2/3’ünün kaybedildiğini tespit ettiği takdirde, mümkün olan en kısa zamanda olağanüstü genel kurul toplantısı kazırlıklarına başlaması gerekmektedir. Yönetim kurulu, bu durumu ara bilançodan öğrendiği tarihle olağan genel kurulun toplanıp sermayenin tamamlanmasına veya azaltılmasına karar vereceği tarih arasında, şirket mali durumunun daha fazla bozulmaması için gerekli olan tedbirleri almak zorundadır.
II.II.C Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı ve Toplantı Sonucunda Alınacak Kararlar
Yönetim kurulunca çağrılan olağanüstü genel kurulda ne tür karar verilmesi gerektiği kanun koyucu tarafından TTK m 324/f 2 hükmünde tespit edilmiş olup bu hüküm uyarınca olağanüstü genel kurulda, şirket sermayesinin azalan kısım oranında tamamlanmasında ya da şirketin kalan 1/3 sermaye ile devam etmesine karar verilebilir. Aşağıda sermaye tamamlanması konusunda tercih edilebilecek başlıca yöntemler sıralanmıştır.
1. Şirketin karşılıksız kalan sermaye miktarı oranında doğrudan sermayenin arttırılması yoluna gidilebilecektir.
2. Sermaye tamamlanmasında tercih edilebilecek ikinci bir yönteme göre ilk önce şirket sermayesindeki kayıp oranında sermaye azaltılması yoluna gidilecek olup, daha sonra eski sermaye oranında sermaye artırımına gidilerek şirket öz kaynaklarının artırılması mümkün olabilecektir.
3. Sermaye tamamlanması işleminin diğer bir yöntemi ise, karşılıksız kalan kısım oranında pay sahiplerince sermaye artırımında kullanılmamak şartıyla şirket tüzel kişiliğine para verilmesi işlemidir.
Sermaye tamamlanmasına karar verilecek genel kurulda, bu üç yöntemlerden bir tanesinin uygulanması konusunda karar verilmesi gerekmektedir. Genel kurulda tercih edilen yönteme uygun olarak şirket yönetim kurulu gerekli işlemleri yerine getirecektir.
II.II.D Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumlulukları
Yönetim kurulu, TTK m 324/f 2 hükmünde belirtilen görevini yerine getirmediği takdirde veya bu görevin yerine getirilmesinde özen borcunu ihmal etmesi durumunda şirket tüzel şahsiyetine karşı TTK m 336/f 1 bend 5 hükmü uyarınca sorumlu olacaktır.
Sermaye tamamlanması veya sermaye azaltılmasına karar verilecek genel kurul tarihine kadar yönetim kurulu şirket sermayesindeki 2/3 kaybın daya yüksek oranlara çıkmaması için gerekli tedbirleri almak zorundadır. Bunun yanı sıra, yönetim kurulunun genel kurulu toplantıya çağırmaması, genel kurulca alınacak tedbirleri yerine getirmede ihmali olması halinde de sorumluluğuna gidilebilecektir. Ayrıca, tüm yönetim kurulu üyeleri, TTK m 336 hükmündeki düzenleme karşısında şirkete verdikleri zarar miktarında sorumlu olacaklardır.
II.III. Şirket Aktiflerinin Şirket Borçlarını Karşılamadığının Tespit Edilmesi
II.III.A Şirketin Aciz Halinde Olduğunu Gösteren Emarelerin Tespiti ve Bilanço
Düzenleme Zamanı
İlgili konu başlığında yapılan açıklamalar doğrultusunda, şirketin aciz halinde olduğunun tespiti, aynı zamanda şirket aktiflerinin pasiflere yetmediğine ilişkin tespitin ortaya çıkacağı ve böylece TTK m 324/f 2 hükmündeki dava yolunun başlamasına sebebiyet verecek uzun prosedürün başlangıç anını oluşturmaktadır.
II.III.B Yönetim Kurulunun Görevleri
Yönetim Kurulu, TTK m 324/f 2 hükmü uyarınca şirketin aciz halinde bulunduğunu gösteren emarelerin ortaya çıkması halinde, şirket aktiflerinin satış bedelleri üzerinden tanzim olunacak bir ara bilanço düzenlemek zorundadır. Yönetim Kurulu, hazırlayacağı ara bilançoda şirket aktiflerinin şirket borçlarını karşılamadığını tespit ettiği takdirde, mümkün olan en kısa zamanda şirket merkezinin bulunduğu yerdeki yetkili Ticaret Mahkemesi nezdinde şirket hakkında iflas kararının tesisi için talepte bulunması gereklidir.Şirket sermayesinde var olan kayıpların giderilmesi için kanun koyucu tarafından düzenlenen diğer yöntemlerden farklı olarak burada yönetim kurulu şirket genel kuruluna gidememekte, yetkili mahkemeden şirketin iflasına karar verilmesi için dava yoluna gitmek zorunda kalmaktadır.
Yetkili mahkemede görülen iflas davasının devamı esnasında, şirketin bozulan mali durumunun tekrar iyi hale dönüştürülebilmesi mümkün ise, yönetim kurulu üyesi şirketin iflasına karar verilmesine engel olabilir. Şirketin mali durumu düzelebilecek durumda ise, yönetim kurulu mahkemeye başvurarak iflas kararının ertelenmesini istemek zorundadır.
Yönetim kurulu, şirketin hakkında iflas kararı verilene kadar, şirketin mali durumunun daha fazla bozulmaması için gerekli olan tedbirleri almak ve mahkemede devam eden davaya şirketi temsilen katılmakla yükümlüdür. Yönetim kurulu, bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi halinde şirketin uğrayacağı zararlardan mesuldür.
II.III.C Mahkemece Görülecek İflas Davası
Mahkemede görülecek iflas davasına ilişkin ayrıntılı düzenleme İcra İflas Kanunu’ndaki “Borçlunun Doğrudan Doğruya İflası” müessesinde bulunmaktadır. İcra İflas Kanunu madde 178/f 2 hükmü uyarınca, alacaklılar iflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde davaya müdahale veya itiraz ederek, borçlu anonim şirketin iflas talebini, kendisi hakkında açılmış icra takiplerini ertelemek ve borçlarını ödemeyi geciktirmek için yaptığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler.
Şirket merkezinin bulunduğu yer Ticaret Mahkemesinde görülen dava sonucunda şirketin iflasına karar verilirse, iflas dairesi ve/veya iflas idaresince şirketin tüm aktifleri iflas masasında toplanır, bu aktifler paraya çevrilerek alacaklılara dağıtılır ve iflas işlemlerinin bitmesini müteakiben şirket unvanı ticaret sicilinden terkin edilerek şirketin mevcudiyetine son verilir.
II.III.D Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumlulukları
Yönetim kurulu, şirketin aciz halinde bulunduğunu gösteren emarelerin ortaya çıkmasına müteakiben şirket aktiflerinin satış değeri esas alınarak hazırlanan ara bilançoda, şirket aktiflerinin şirket borçlarını karşılamadığının tespiti üzerine şirket merkezinin bulunduğu yer Ticaret mahkemesinde şirketin iflasını istemek zorundadır. Ayrıca, 6762 sayılı yasanın madde 324/f 2 hükmü uyarınca, yönetim kurulu, şirketin mali durumu düzelebilecek durumda ise, mahkemeden iflas kararının ertelenmesine karar verilemesini de istemekle yükümlüdür.
Yönetim kurulu şirketin borca batık olduğunu bildiği halde yetkili mahkemeden şirketin iflasını istemeyerek TTK m 324/f 2 hükmüne aykırı davranması ve daha sonra şirket alacaklıları tarafından açılacak iflas davasında mahkemece şirketin iflasına karar verilmesi durumunda şirket tüzel şahsiyetinin taksirli müflis hükümlerine göre tasfiye edilmesi ihtimali yüksek olacaktır. Taksirli ve hileli iflas müessesesi İcra İflas Kanunu madde 310 ve 311 hükümleri arasında düzenlenmiştir. Ayrıca taksirli ve hileli iflas Türk Ceza Kanunu madde 506 ve 507 hükümlerinde suç olarak düzenlenmiştir. Tüzel şahsiyetin cezai ehliyeti açısından öğretide genel olarak kabul edildiği üzere ve İİK m 345 hükmü düşünüldüğünde, yönetim kurulu üyelerinin maddi sorumluluğu yanında cezai sorumluluğunun da bulunduğunun göz önünde tutulması gereklidir.
Anonim şirketin iflas etmesi durumunda yönetim kurulu üyelerinin mali sorumluluğuna ilişkin diğer bir düzenleme TTK m 474 hükmünde bulunmaktadır. Sözkonusu hüküm uyarınca, şirketin iflası halinde yönetim kurulu üyeleri şirket alacaklılarına karşı, iflasın açılmasından önceki son üç yıl içinde kazanç payı veya başka bir nam altındaki hizmetlerine karşılık olarak aldıkları ve fakat münasip ücreti aşan ve bilanço münasip bir ücret miktarına göre tedbirli bir tarzda tanzim edilmiş olduğu takdirde, ödenmemeleri gereken paraları geri vermekle mükelleftirler.
Ayrıca, anonim şirketin kamu borçlarından yönetim kurulu üyeleri şahsen sorumludurlar. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu madde 10/f 2 ve 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Kanunu madde 35 fıkra 1 hükmü uyarınca, anonim şirketlerin malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacakları yönetim kurulu üyelerinin şahsi mal varlıklarından tahsil edilecektir. Anonim şirketin borca batık olması ve mahkemece şirketin iflasına karar verilmesi halinde, şirketin kamu borcundan doğan para borcunu yönetim kurulu üyeleri karşılamak zorundadır.
III. SONUÇ
6762 sayılı Türk Ticaret Kanununa tabi anonim şirketlerde görevli olan yönetim kurulunun, ülkemizde yaşanan ekonomik kriz ve Türk parasının yüksek oranlarda değer kaybetmesi düşünüldüğünde, TTK m 324 hükmü anlamında olmasa dahi bir ara bilanço düzenleyerek şirketteki sermaye karşılığının ve şirket öz kaynaklarının tespitini yapması, hukuki yaraları açısından faydalı olacaktır. Şöyle ki; Türk parasının kötüye giden ekonomi sebebiyle değerinde yaşanan azalma şirket özvarlık değerinin gün geçtikçe azalmasına sebep olmaktadır. Bu sebeple anonim şirketlerin mali durumlarında yaşadıkları veya ilerde yaşayacakları bozukluklarda karşılaşacakları en büyük sorun TTK m 324 hükmünün getirdiği düzenlemelerdir.
TTK m 324 hükmü uyarınca, ortaklık malvarlığı esas sermayenin yarısı oranında azalmışsa, yönetim kurulu durumu derhal genel kurula bildirmek; ortaklığın aciz halinde bulunduğu şüphesi varsa hemen bir ara bilançosu düzenlemek, ara bilançoda şirket esas sermayesinin 2/3’ünün karşılıksız kaldığının tespit edilmesi halinde durumu genel kurula bildirmek; ara bilançoda şirketin aktiflerinin şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin tespit edilmesi halinde, mümkün olan en kısa zamanda yetkili mahkemeye başvurarak şirketin iflasını talep etmek zorundadır.
Yönetim kurulunun, kendisi tarafından hazırlanacak ara bilançoda şirket sermayesinin 2/3’sinin karşılıksız kaldığını tespit etmesi durumunda mümkün olan en kısa zamanda genel kurulu toplantıya çağırması gerekmektedir. Genel kurul toplantısı sonunda, şirket sermayesinin tamamlanmasına veya 1/3 sermaye ile yetinilmesine karar verilmediği takdirde şirket infisah etmiş olacaktır. Bu takdirde anonim şirket, tasfiye hükümleri uyarınca tasfiye edilecektir.
Yönetim kurulu ara bilançoda şirket aktiflerinin şirket borçlarını karşılamadığını tespit etmesi halinde yetkili mahkemeye başvurarak şirketin iflasını isteyecektir. Mahkeme, şirket evrakları üzerinde yapacağı incelemeler sonucunda –alacaklılar veya yönetim kurulu üyeleri itiraz edip de iflas kararının tehiri sağlanamazsa- şirketin iflasına karar verecektir. Anonim şirket, iflas hükümleri uyarınca tasfiye edilecektir.
Bilindiği üzere, anonim şirketler ülke ekonomisinin temel taşlarından biri olma özelliğini haizdirler. Bu önemlerine binaen Kanunlarımızda anonim şirketler üzerinde kamu hukuku yönü ağır basan bazı tedbirler öngörülmüştür. Bu tedbirlerin amacı, ülke ekonomisi açısından büyük öneme sahip bu tip ortaklıkların sağlıklı olarak faaliyetlerini devam ettirmelerini temindir. İşte bu şekildeki tedvirlerden bir tanesine Türk Ticaret Kanunu madde 324 hükmündeki düzenlemede yer verilmiştir. Madde hükmü ile, anonim şirketin mali durumunda meydana gelen bozulmaların önüne geçmek amacıyla şirket yönetim kuruluna bazı görevler yüklenmiş bulunmaktadır. Bu görevleri, maddedeki şartlar oluşmasına rağmen ifa etmeyen şirket yönetim kurulunun ve bu kurulu oluşturan üyelerin, Türk Ticaret Hukuku, Borçlar Hukuku, İcra İflas Hukuku, Ceza Hukuku, Vergi Hukuku ve anonim şirketlere ilişkin diğer bazı özel hukuk dalları açısından müteselsil sorumluluğu/sorumlulukları doğmaktadır.
Son Güncelleme (Perşembe, 23 Temmuz 2009 10:25)
Trust Yeminli Mali Muşavirlik Copyright © 2009 All Rights Reserved. Bireysel Bilişim