1. Genel Anlamı ile İbra
 
Anonim Şirketlerde ortaklığın karar organı olan genel kurulun, yönetim kurulunun ve denetçilerin ilgili hesap dönemindeki tüm işlemlerini, ekonomik ve hukuki sonuçları itibariyle onaylaması işlemine ibra denilir.
 
Anonim Şirketlerde ibraya karar verme yetkisi genel kuruldan ana sözleşme yolu ile başka bir organa veya kurula devredilemez.
 
İbra işlemi ile ilgililer, sorumluluktan kurtulmaktadır. Böylece, ortaklığın ibra edilenlere karşı faaliyetlerinden dolayı alacak ileri sürmeyeceği veya onları sorumlu tutmayacağı anlamına gelir. İbra ortaklık dışındakilere etkisi olmayan tümüyle ortaklık içi bir hukuki işlemdir. Anonim şirketlerdeki ibra da, ilgililerin maddi sorumluluktan kurtarılması anlamının yanı sıra, ibra edilenlerin yaptıkları işlemlerin, aldıkları kararların ve tümüyle izledikleri politikanın benimsenmesi ve onlara duyulan güvenin teyidi anlamı da yer alır. Bu durumda genel kurulca verilen ibra kararının iki anlamı bulunmaktadır. Maddi bakımdan sorumluluğun kaldırılması ve yönetim açısından işlemlerin onaylanmasıdır.
 
İbra kararı kural olarak olağan genel kurul toplantılarında alınır. Ancak, olağanüstü genel kurul toplantılarında da ibraya karar verilmesinin Yasal engeli yoktur.
 
2. İbranın Oluşması
 
2.1.Süre Bakımından İbra
 
İbra kural olarak genellikle son iş yılındaki yönetimin ve denetimin tüm işlemlerini kapsar. Başka bir anlatımla, zaman bakımından ibranın kapsamı son hesap yılı (bilânço dönemi)'dir.
 
2.2.Kuruluş Dönemi ile İlgili İbra
 
Türk Ticaret Yasası'nın 310. maddesine göre kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin ve denetçilerin kuruluştan dolayı tabi oldukları sorumluluk şirketin tescilinden itibaren dört yıl geçmedikçe sulh ve ibra suretiyle ortadan kaldırılamaz. Bu sürenin geçmesinden sonra sulh ve ibra ancak genel kurulun tasdiki ile olur.
 
Bunun yanında, esas sermayenin onda birini temsil eden (azlık) pay sahipleri sulh ve ibranın tasdikine muhalif (karşı) iseler sulh ve ibra genel kurulca tasdik olunamaz.
 
2.3. Normal Faaliyet Dönemi ile İlgili İbra
 
Türk Ticaret Yasasının 380. maddesine göre bilânçonun tasdikine dair olan genel kurul kararı, aksine açıklık olmadığı takdirde yönetim kurulu üyeleriyle, müdürler ve denetçilerin ibrasını kapsar.
 
Bununla beraber, bilânçoda bazı hususlar belirtilmemekte veyahut bilânço şirketin gerçek durumunun görülmesine mani, yanlış bir takım hususları ihtiva etmekte ise, yönetim kurulu üyeleriyle müdürler ve denetçiler bilânçonun tasdiki ile ibra edilmiş olmazlar.
 
3. İbra için Oy Veremeyecek Olanlar
 
Türk Ticaret Yasasının 374. maddesine göre;
• Yönetim kurulu üyeleri, kendileri için
• Karı veya kocası için,
• Usul ve füruu için, (altsoy ve üstsoy)
• Şirket işlerinin görülmesine herhangi bir suretle iştirak etmiş olanlar,
 
Yönetim kurulunun ibrasına ait kararlarda oy kullanamazlar.
 
Bu yasağa murakıplar dahil değildir.
 
Az ortaklıklı ve aile Anonim Şirketlerinde ibra işleminin oluşmasında iki alternatif düşünülmüştür.
Birincisi, tüm ortakların yönetici olması halidir. Burada, geçerli bir ibra kararının alınıp alınamayacağı durumu vardır. Örneğin, beş ortaklı bir Anonim Şirkette beş yönetici olması durumunda ki buna engel yoktur. Geçerli bir ibra kararı alınabilir mi? Bir düşünceye göre, tümüyle geçerli ve iptali kabil olmayan bir ibra kararı alınamaz. Çünkü, ortaklık işlerinin görülmesine hepsi katılmış olduklarından, oy kullanamayacaklar ve ibra kararı alınamayacaktır. Buna rağmen ibraya karar verilmiş ve üç aylık iptal süresi geçmiş ise, ibra kararı geçerli sayılacaktır. Öyleyse, iptal süresi geçmiş ve itiraz edilmemiş olmak şartıyla ibra geçerli kabul edilecektir.
 
Diğer bir düşünceye göre ise, bu durumda bir ibra kararı alınamayacağını, zaten buna gerek de bulunmadığını ve bunun pratik değeri olmayacağını kabul etmektedir. Çünkü artık yönetim kurulu üyelerinin hesap verecekleri bir organ, kendilerinden başka bir pay sahibi yoktur.
 
İkinci alternatif ise, pay sahiplerinin tümünün değil de, çoğunluğunun yönetici olmasıdır. Örneğin, beş ortaktan oluşan bir Anonim şirkette, bunlardan dördü yönetici olduğu takdirde, geriye kalan bir pay sahibi ibrayı gerçekleştirebilecektir. Hatta, bu tek pay sahibinin bir tek payının bulunması da yetecektir ve sonucu değiştirmeyecektir. Sonuç olarak, aile ortaklıklarında çoğunluğun yönetici olması, ibraya engel değildir ve Türk Ticaret Yasası Md: 374/I'de öngörülen yakın akrabalık yasağı göz önünde bulundurularak, yöneticilerin dışında kalan tek pay sahibi geçerli bir ibrayı sağlayabilmektedir.
 
4. İbranın Reddi
 
İbranın reddi müstakil bir gündem maddesiyle karşımıza çıkabileceği gibi, hesapların onaylanması ile bağlantılı olarak da ortaya çıkabilir. İbra eden organ olan genel kurulun ibranın reddinde şüphesiz geniş yetkileri vardır. Fakat, bu hiç bir zaman sınırsız şekilde düşünülemez. Özellikle hesapların onaylanıp, ibranın reddedilmesinde genel kurulun çok dikkatli ve gerçekçi davranması gerekir. Hesapların kabul edilip, keyfi olarak ibranın reddedilmesi, objektif iyi niyet kurallarına aykırı düşebilir. Her olayın özelliklerine göre sonuca ulaşılmalıdır. Hesapların onaylanmasına rağmen, ibranın reddedilmesinin gerekçeleri çok sağlam olmalıdır.
 
İbranın verilip hesapların reddedilebileceği (onaylanmayacağı) hakkındaki görüşlere, özellikle hukukumuz bakımından katılmanın mümkün olmadığı kanısındayız. Çünkü Türk Ticaret Yasasının Madde: 380 hesaplar ile ibra arasında sıkı bir ilişki kurmuştur ve hesaplar ibranın temelidir. Hesapların reddedilmesi halinde, kural olarak ibranın da ertelenmesi veya reddedilmesi gerekir.
 
İbranın reddinin mutlaka tüm yönetici veya denetçileri, tüm işlemleri, yönetim ve tüm hesap dönemini kapsaması gerekmez.
 
Bazı üyelerin örneğin, murahhasların ibrası reddedilebileceği gibi, belirli bazı işlemler veya hesap döneminin bir bölümü ibra dışı bırakılabilir.
 
5. İbranın Reddinin Sonuçları
 
5.1. İbra Edenler Yönünden
 
5.1.1. Azil Nedeni
 
Yönetim kurulu üyelerinin, denetçilerin ve müdürlerin ibra edilmemeleri, bunların görevlerinden azline sebep olabilir.
 
Türk Ticaret Yasası yönetim kurulu üyelerinin, denetçilerin, müdürlerin önemli, haklı bir sebebe dayanmaksızın her zaman genel kurul tarafından azlolunabileceğini hüküm altına almıştır.
Bu nedenle, yönetim kurulu üyelerinin, denetçilerin ve müdürlerin ibra edilmemeleri, görevlerinden azilleri için bir neden teşkil edebilecektir. Ancak ibra olmaması otomatik olarak azil sonucunu doğurmamaktadır.
 
Azil için ayrı bir karar veya oylama yapılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Azil için yapılacak oylamanın gündeme ilavesi gerekecektir. Bu durumda toplantı devam ederken gündeme ilave yapılması ile ilgili hükümler dikkate alınır.
 
İbra edilmeme hadisesine karşı genel kurul tarafından ilgililerin hepsi veya bir kısmı azledilmemiş olabilir ve bunlar bir süre daha görevlerinde kalabilirler. Örneğin üç yıl için göreve seçilen bir yönetim kurulu üyesi, denetçi veya müdür bu görev süresinin ilk senesinin sonunda ibra olmamasına karşın azl olmamış ise iki yıl daha görevine devam edebilecektir.
 
5.1.2. Sorumluluk Davası Açma İmkanının Oluşması 
 
Yönetim kurulu üyeleri, denetçiler ve müdürlerin ibra edilmemelerinin doğal bir sonucu olarak bunlar aleyhine şirket tarafından sorumluluk davası açılması gündeme gelmektedir.
Eğer genel kurulda ibra oluşmamışsa gene aynı genel kurul kararı ile tazminat davası yoluna gidilebilir.
 
Ancak, konunun genel kurulun gündemine konulabilmesi için gerekli şartları yerine getirmek gerekmektedir.
 
Ayrıca ibranın reddi mutlaka sorumluluk davası yoluna gidileceği anlamına gelmemektedir.
Genel kurul hiç bir dava açmadan da ibrayı reddedebilir. Ancak burada dikkatli olunması gereken nokta, ibra etmemenin sağlam gerekçelere dayanması gereğidir.
 
Aksi takdirde ibranın reddinin keyfiliği veya dürüstlük kurallarına aykırılığı iddia olunabilir.
 
5.1.3. Göreve Devama Müsaade Edilmesi
 
Yetkili organların ibra edilmemelerine karşın azl edilmemeleri (görev süreleri devam ediyorsa) genel kurul tarafından görevlerine devam etmelerine müsaade edildiği durumunu ortaya çıkaracaktır.
 
Ayrıca yukarıda değinildiği gibi azl için ayrı bir karar gerekmektedir ve bunun da gündeme ilavesi için belli bir merasim ve şartlar vardır.
 
Ancak yetkili organların herhangi birinin ibra edilmemesine karşın görevde bırakılması da şirketin işleyişi açısından tabii ki sakıncalıdır.
 
5.2. İbra Edilenler Yönünden
 
İbra edilmeyen yöneticinin ibrası keyfi olarak reddedilmişse kişilik haklarını savunmak ve kendisini bu konuda aklamak gayesi ile talepte bulunmak hakkı vardır.
 
Bunun için ibra edilmeyen ilgililerin genel kurulun ibra etmeme kararını iptal için ve ayrıca ibra için dava açma hakları oluşmaktadır. Zira genel kurul tarafından verilen ibranın reddi kararının ortadan kalkması, ilgililerin ibra oldukları anlamını taşımamakta sadece ibra edilmeme ile ilgili genel kurul kararı ortadan kalkmaktadır.
 
Bu sebeple ibra işleminin gerçekleşebilmesi için ibra davası açılması gerekmektedir.