VATANDAŞ GİRDİĞİ  KRİZDEN ÇIKAR MI? 

Ercüment BARAN,YMM
TRUST YMM&CPA&CONSULTING

Yatırımcısı,kaldırımcısı,ithalatçısı,ihracatçısı,bankacısı,sigortacısı,faktoringçisi,traktörcüsü,işçisi,köylüsü,vergidenmuafesnafı,kalaycısı,lastikçisi,sünnetçisi,protezcisi,nakışçısı,havlucusu, çorapçısı, çarşafçısı, sepetçisi, hasırcısı, paspasçısı,değnekçisi, kısaca aktif nüfus ne ister?

 Sadece güven…

Daha doğrusu kendine güven veren bir ekonomik ortam...Kendinin zarara uğramayacağı, elindeki avucundakini kaybetmeyeceği bir dünya hayal eder…Aklından geçen beyaz atın, üstündekinden beklediği budur…Kendine güven vermesi, yada en azından, elinde, güvendiği, aletini edavatını, takımını taklavatını, sabanını küreğini, vidasını somununu, kalemini kalemtraşını, yatını yatağını, Bentley’ini  Bewerly’ini, Harley’ini Davidson’unu, Santa’sını Barbara’sını, Las’ını Vegas’ını elinden almaması…

Küçükten büyüğe, tüm ekonomik karar merkezlerinin, ekonomik davranışları aslında, psikolojiktir. Zaten ekonomi bilimi, insan davranışlarını inceleyen bir bilim değil midir? Ekonomi, insan davranışlarının sonucunda ortaya çıkan neticelerdir. İnsan, ekonomik bir birim olarak, kendini iyi hisseder, gelecek konusundaki düşünceleri pozitif yönde belirginleşirse, bir bütün olarak ekonomik aktiviteler ve işlemler bu yönde şekil alacaktır…

Bu nedenle, ekonomi bilimine “beklentiler bütünüdür” diyenler haksız sayılmazlar…

İnsanları olumlu beklentilere itmek için, insanların etkilendiği enstrümanlarda, risk priminin düşük olması gerekir.

Petrolün varilde durduğu gibi durmasını, altının yastık altında kıpraşmamasını, hedge fonların yengeç pençesi gibi, boynuna dolanmamasını, euro’nun nöro-lojik sorunlara neden olmamasını, borsanın İstinye’de balık yemesini ister vatandaş…Yani vatandaş, yürüdüğü yolun stabil olmasını ister…Sürekli taşlı topraklı bir yolda yürüyen bir çift ayakkabının sahibine çektirdiği acı, o ayakkabının sahibini, ya yoldan çıkarır yada  o ayakkabıları fırlatıp attırır…

Yolun yürünebilir, yoldaki çukurların, gediklerin en azından görünür olması beklenir…İçine rahat düşmek için…

Son iki yılı hep beraber gözledik, gözlerimiz yuvalarından fırlayarak…

Petrol varilde durduğu gibi durmadı, altın yastık altından kaydı, çarşafta dolandı, hedge fonların izleri kapı ağzına geldi dayandı, euro’nun yaptıklarına muro’nun aklı ermedi, dolar dolmadı gitti, borsa kah  kord-sa oldu kah boru-sa…

Vatandaş naapsın eve hapsetti kendini…

Sokağa çıkmak ne mümkün…Önünü ya subprime krediciler ya da swap da koyup option (opşın)da  şapa oturanlar  kesdi…En güzeli evde oturup el yapımı eurobondları yemek… Yanına da  sıcak, sütlü, bol irmikli yimbeşlik bir mevduat faizi…Soba da yanıyosa? Ver çitleğen gözüne…

Yoğun, sıra dışı, olumsuz, kıyamet babından bilgi akışı, “kriz” başlığı altında toplandı ve insanlar bu yoğun olumsuz bilgi taarruzu karşısında sipere yattılar…

Kimi siperi  bırakıp, siperin içindeki toprağı da kazıp, battaniye niyetine, altına girdi…İnsan psikolojik varlıktır dedik ya…Savunma sistemlerini çalıştırdı ve gardını aldı…Kirpi misali okları dışarı verip vücudunu “topaç” yaptı bekliyor…

Karşı hattan, ucuna, benzin-mazot fiyatlarını, döviz kurlarını, iflas kararlarını bağlayıp, okları vatandaşın üstüne sallayanlar, şimdi siperde “ürkek keklik” gibi bekleyen vatandaşa, Harçlar Kanunu’nun 4 sayılı tarifesinin Tapu İşlemleri başlıklı I. Bölümünün 20.fıkrasını gösteriyor…

Elinde Resmi Gazetenin 28.02.2009 tarih ve 27155 sayılı mükerrer sayısı…

Sallıyor sipere doğru…

Çık çık hadi çık…İndi gel gayri…Harcı  binde  15 den, binde 5’e indirdik…Gasteler bile yazdı…

Şu elde avuçta ne kadar ev varsa al da git…!

Acele et son gün 30 Haziran…Otuz birinde geldin karışmam, harç binde 15…

Çık artık şu sütrenin gerisinden…

Öbür yanda, diğerinin elinde aynı gazetenin 16 Mart 2009 tarihli 27171 sayılı nüshası, sallıyor da sallıyor…

Bayrağın üstünde büyük harflerle Ö T V yazıyo…

Heeey siperdekiler…!!! 1600 cc araçlarda ÖTV % 37 den % 18 e düşüyor…

Uyuma uyan, gel şu koltukların rahatına bir bak, farlar ne de yanıyor haa, zenon musun mübarek… kalk gayri tozdan topraktan…!!

Dairelerde KDV de indi gel…% 18’den  %8’e…!!! Seç beğen…!!!

Çık artık nazlanma canım yeteeeer…

Bak KDV de de, indirim üç ay, geçti bir ay bağırmaynan, kaldı iki ay…

Aldın aldın…İndirim olur bindirim, ona göre, çık şurdan canım…!!!

Vatandaşın girdiği yerden çıkmaya niyeti yok…Sesin geldiği yöne doğru bakıyor ancak sesin sahibini bile doğru düzgün görmek zor…Etraf hala sisli…Kaldı ki, oraya giren nerdeyse iki senedir olduğu yere kamufle olmuş durumda…Az deyil iki koca sene…

İnsan bir hafta tatile gitse, şezlong üstünü, oturma odası sanıyor…Evinin yolunu unutuyor…Sanki bu palmiye ağacının dibinde doğmuş büyümüş…

O yüzden vatandaşı iki senedir alıştığı yerden gün yüzüne, siper dışına çıkarmak zor…

Onu olduğu yerden çıkarmaya razı edecek, elma şekerlerinin ömrü, toru topu üç ay…Bağıran, şartı, naraların arasına sıkıştırıyor…

Üç aya kadar siperden çıktın çıktın…!!! Yoksa temelli hafriyatı üstüne boşaltırım, o zaman görürüsün, iki senedir siperde yatmayı…!!!

Aslına bakılırsa, elindeki parayı harcasın istediğimiz ekonomik aktörlere, sana “üç ay müddet” harcadın harcadın, harcamadın gerisini sen düşün demek, önerilerin iyi niyetli olmadığı yada en azından, problemi kökten çözmeye yönelik olmadığı konusunda uyarıları da içeriyor…

Krizi geldiği yere, doğduğu topraklara göndereceği umut edilen tüketiciye, iki yıl yattığı yerden kalkması için “üç aylık” süre vermek, can havliyle problemi çözmeye çalışmak anlamına geliyor…

Oysa tüketicinin, yatırımcının, ihracatçının, küçük esnafın, kobinin, kendinden bekleneni, beklentisi olana verebilmesi için, kendine bir şeyler verildiğinden emin olması gerekir…Üç aylık süre, insanları otomobil almaya, gayrimenkul almaya sevk edecek bir güven aralığı olarak görülmüyor…Nitekim gayrimenkulde KDV ve harç indirimine rağmen, istenilen hareket sağlanmış deyil…Otomobil  sektöründe de, ÖTV indiriminin doğrudan satış fiyatlarına yansımadığı düşünülüyor…

Yani kobi’lerin fobileri hala hayatta…

Demek ki, insanların kendilerini güvende hissetmelerini sağlayacak zamanı ve zamana yayılmış olumlu tedbirleri, bir bir hayata geçirmek gerek…Önce siperde yatıp kalmışı, yerinden kaldıracağız, elinden tutup dışarı çekeceğiz,üstünü başını aklayıp,paklayacağız, orda geçirdiği günleri unutturup, bayıra çayıra çıkaracağız…

Zamanla,

Ceplerini yoklayacağız…

Bizden zarar gelmeyeceğini anladıktan sonra…

 

Son Güncelleme (Cuma, 03 Temmuz 2009 11:50)