Sayı  : 2013/36

Konu : ANONİM VE LİMİTED ŞİRKETLERDE VERGİ BORCUNDAN DOĞAN SORUMLULUK UYGULAMALARI

 

 

 

Vergi alacaklarını da kapsayan, 6183 Sayılı Amme Alacakları Hakkındaki Kanun'un (AAHK) uygulamasını gösteren Tahsilât Genel Tebliğ’de 6102 sayılı yeni TTK. Kapsamında yapılan değişiklik sonrası, 28762 sayılı Resmi Gazete’de 11.09.2013 tarihinde "A Sıra No:5  Tahsilat Genel Tebliğ" yayımlanmış olup, Tahsilat Genel  Tebliğ'inde  köklü  değişiklikler  olmuştur.

6102 sayılı yeni TTK. yürürlüğe girdiği günden itibaren bir çok bültenimizle sizlere güncel bilgileri aktarmaya çalışıyoruz. Bu kapsamda limited şirket yönetim mantığının değiştiğini ve kurul halinde profesyonel yönetime geçmenin teşvik edildiğine de bültenlerimizde değinmiştik. Bilindiği gibi, limited şirketlerde, şirketin kamu borçlarından, yani 6183 sayılı (AAHK) kapsamındaki şirket borçlarından, öncelikle şirket sorumludur. Şirket bu borcu ödeyemese, şirketi idare edenler tüm malvarlıklarıyla kişisel olarak bu borçtan sorumludurlar. Bunun yanında şirket ortakları da şirket pay oranları nispetinde tahsil edilmeyen bu kamu borcundan sorumlu olacaklardır. Bu nedenle limited şirkette kamu alacağının tahsil edilebilmesi için, şirket yöneticisinin/yöneticilerinin tam ve kanuna uygun şekilde tespiti zorunludur. Tahsilat Genel Tebliğ'inde de, bu kapsamda değişlilikler yapılarak, yeni TTK'ya uygun hale getirilmiştir.Tebliğ'in 5-a ve 5-b maddelerinde gerekli açıklama yapılmıştır.

Buna göre:"6102 sayılı Kanunun 595 inci maddesinde  ortaklık payının devri düzenlenmiş ve madde hükmüne  göre ortaklık  payının/esas  sermaye  payının devri ve devir borcunu doğuran işlemlerin yazılı şekilde yapılacağı ve tarafların imzalarının noterce onaylanacağı,  şirket sözleşmesinde  aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri  için ortaklar genel kurulunun onayının  şart olduğu ve devrin bu onayla geçerli olacağı, başvurudan itibaren üç ay içinde  genel  kurul  reddetmediği  takdirde devre onay vermiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.

Buna göre, ortaklık payının devri; tescil ve ilan edilmese de noter tasdikli devir sözleşmesi, şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse ortaklar genel kurulunun onayı bu onayın bulunmadığı halde üç aylık sürenin geçmesi ile hüküm ifade etmektedir. Bu durumda ortaklık payının devredildiği tarih olarak noter tasdikli devir sözleşmesi tarihinin esas alınması gerekmektedir.
    

Diğer taraftan, ortaklık   payının noter  tasdikli devir sözleşmesi ile devredilmesine rağmen devrin genel  kurul  tarafından reddedilmesi halinde, ortaklık payı devredilmemiş sayılacak ve ortağın ortaklık  sıfatı  devam  edecektir.

Bu itibarla, limited şirket ortaklarının kimliği ve şirketteki sermaye hisselerine ilişkin bilgiler; şirketin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen ana sözleşmesinde, bu sözleşmede yapılan değişikliklerde,  pay devrinin tescil ve ilan edilmemiş olduğu hallerde ise 6102 sayılı Kanunun 594 üncü maddesine göre tutulan pay defterinde ya da devrin genel kurul tarafından onaylanmış veya onaylanmış sayılması halinde noter tasdikli devir sözleşmesinde yer almaktadır.

6102 sayılı Kanuna göre, limited şirketin kanuni temsilcisi, şirket sözleşmesi ile tayin edilmiş müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortak veya tüm ortaklar ya da üçüncü kişiler olabilecektir. Ancak üçüncü kişilere şirketin yönetim ve temsilinin verilebilmesi için ortaklardan en az birinin şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerekmektedir.

Buna göre,  limited şirket ortakları hakkında 6183 sayılı Kanun uyarınca yapılacak takip; 35 inci madde hükümlerine göre sermaye hisseleri oranında, 6102 sayılı Kanun hükümlerine göre tespit edilen kanuni temsilcileri hakkındaki takip ise 6183  sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesine göre amme alacağının tamamından, müşterek ve müteselsil sorumluluk esasına göre yürütülecektir.

Diğer taraftan, 6102 sayılı Kanun 1/7/2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olup amme alacağının ödenmesinden müşterek ve müteselsil sorumluluğu bulunan kanuni temsilcilerin tespitinde amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği tarihte yürürlükte bulunan ilgili Kanun hükümleri dikkate alınacaktır."
           
Açıklamadan da görüldüğü üzere, önceden olduğu gibi tüm ortaklar ve müdürlerin hepsine aynı anda ödeme gönderilmeyecek, bahse konu borcun doğduğu tarihte şirketi yönetmekle kim yetkilendirilmiş ve usulüne göre kim yönetici olarak tescil ilan edilmişse, o kamu borcundan tüm varlığı ile sorumlu olacaktır. Ancak şunu da son olarak ifade etmek gerekir ki;  limitet şirket yeni TTK'ya göre gerekli düzenlemeleri  yapmış,  şirket sözleşmesini bu kapsamda revize ederek bir yönetim organı tesis etmiş ve yönetim devirleri kanuna uygu  yapılarak tüm şirket bilgi ve belgeleri TTK ya göre revize edilmişse, bu şekilde sorumluluğun paylaştırılması ile kim yetkili ise onun sorumlu olması kuralı işletilebilir.

Vergi alacaklarını da kapsayan,6183 Sayılı Amme Alacakları Hakkındaki Kanun'un (AAHK) uygulamasını gösteren Tahsilat Genel Tebliğ'nde 6102 sayılı yeni TTK. Kapsamında yapılan değişiklik sonrası,28762 sayılı Resmi Gazete'de 11.09.2013 tarihinde "A Sıra No:5 Tahsilat Genel Tebliğ'inde AŞ'lerle ilgili de değişiklikler olmuştur.

6102 sayılı yeni TTK'ya göre,artık  anonim şirket yöneticileri şirket pay sahibi veya pay sahibi olmayan üçüncü kişiler olabilmektedir.Bunun içinde esas sözleşmede gerekli düzenlemelerin yapılarak,gerekirse yönetim kurulu iç yönergesi hazırlanarak,gerekli görev dağılımı veya devri yapılabilecektir.         

Bu paralelde kamu borçlarının tahsilini düzenleyen "Tahsilat genel Tebliğ'inde" gerekli düzenleme yapılmıştır. Düzenlemenin 6-a ve 6-c maddelerindeki; "6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu yönetim hakkı ile temsil yetkisini birbirinden ayırarak 367 nci maddesinde yönetimin devri konusu düzenlenmiş,370 inci maddesinde ise şirketin temsil yetkisi "(1) Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna aittir.Yönetim kurulu, temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebilir.En az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır."şeklinde düzenlenmiştir.Söz konusu hüküm esas itibarıyla mülga 6762 sayılı Kanunun 319 uncu maddesinde yer alan temsil yetkisi ve bu yetkinin devrine ilişkin benzer hükümleri içermektedir.

6102 sayılı Kanunun 370 inci madde hükmü, aksi kararlaştırılmadıkça temsil yetkisini çift imza kullanılmak suretiyle yönetim kuruluna,yönetim kurulunun da temsil yetkisini; yönetim kurulu üyelerinden en az bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredilebileceğine ilişkindir.Yönetim kurulunun,temsil yetkisini müdür olarak üçüncü kişilere devredebilmesi için en az bir yönetim kurulu üyesinin de temsil yetkisinin bulunması şarttır.

Ayrıca,6102 sayılı Kanunun 359 uncu maddesi gereğince anonim şirketin yönetim kurulunun; esas sözleşme ile atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş bir veya daha fazla kişiden oluşması gerektiği hükme bağlandığından,anonim şirketin yönetim kurulunun tek kişiden oluşması halinde,şirketin temsilinde her hal ve takdirde bu kişinin bulunması gerektiği tabiidir.

Buna göre, 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesi uygulamasında kanuni temsilci;

- Mülga 6762 sayılı Kanuna göre şirket esas sözleşmesi ile temsile yetkilendirilmiş veya kaynağını esas sözleşmeden alan yetki ile idare meclisi ya da genel kurulca temsil yetkisi verilmiş kişi veya kişiler,

- 6102 sayılı Kanuna göre şirket esas sözleşmesi ile atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş yönetim kurulu üyeleri veya yönetim kurulu üyelerinden en az birinin bulunması koşuluyla yönetim kurulu tarafından müdür olarak atanmış üçüncü kişiler olacaktır.

Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus da her iki kanun uygulamasında da temsil yetkisi verilen kişi ya da kişilerden birinin mutlak surette yönetim kurulu üyelerinden birisi olmasıdır.

Bu kapsamda; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa ilişkin yukarıda yer verilen açıklamalar dikkate alındığında anonim şirketlerde kanuni temsilcilerin tespitinde de aynı esaslar dikkate alınacak olup 6102 sayılı Kanunun yönetim kuruluna verdiği yetki çerçevesinde temsil yetkisinin devredilip devredilmediği konusu da araştırılacaktır."

Yapılan düzenlemelerden de anlaşılacağına göre;yeni TTK kapsamında artık kim şirketi yönetiyor ve şirketin ilgili işlerinden kim sorumlu ise, bu işlerle (görevlerle) ilgili sorumluluk da onun olacaktır.Ancak bu değişliliklerden ve imkanlardan istifade etmek için, şirket yapısının ve esas sözleşmesinin TTK kapsamında revize edilmesi gerekmektedir.Bu çalışma yapılmamış ise,eskiden olduğu gibi tüm yönetim kurulu üyeleri, müteselsilen ve topluca kamu borçlarından sorumlu olmaya devam edeceklerdir.

 

Bilgilerinize Sunarız,

Saygılarımızla…

TRUST YMM-CPA